
MÜNÂCÂT
Münâcât sözlükte "fısıldamak" anlamındaki "necv" kökünden gelir ve "fısıldaşmak ve bir sırrı paylaşmak" ma'nâsına gelir. Genellikle "yalvarmak, yakarmak, dua ve tazarruda bulunmak" manasında kullanılır. Edebiyat terimi olarak daha çok Allah'a yakarış maksadıyla yazılmış manzûm ve mensûr eserleri ifâde eder. Mûsıkîmizde de ayrı bir form olarak değerlendirilmeyi gerektirecek kadar önemli örnekleri olan münâcâtların pek azı günümüze intikal edebilmişdir.
RAST MÜNÂCÂT
"Yâ Mevlânâ Yâ Hannân Yâ Recânâ Yâ Deyyân" diye başlayan bu Rast münâcât Kelime-i Tevhid zikrinin başında okunurdu..Bestesinin ve güftesinin kime ait olduğu ma'lûm değildir. Arşivimizden paylaşacağımız kayıtlardan ikisi merhum Zâkirbaşı Albay Salahaddin Gürer'e, biri de Zâkirbaşı Zühdü Bey'e aitdir. Kayıtların tamamını yayınlamakdaki maksadımız, okuyuşlardaki bazı farklılıklara dikkat çekmek içindir. Zîrâ bu gibi münâcâtlar, ilâhî ve duraklar gibi sâbit bir beste ve güfte ile değil de zikrullahın akışına ve okuyan zâtın zevkine göre bazı ilâveler yapılarak okunurdu. Zâkirler zamana-zemîne uygun hareket ederek münâcâtı bazen ağır bir tempo ile bazen de yürük okurlardı.
SEGÂH MÜNÂCÂT
Eskiden kıyâmî tarîklerde İsm-i Celâl zikrine başlamadan önce okunan ve "Allahu ekber külle mâ kâle müezzinu Hayy" diye başlayan bu münâcâtın bestekârı belli değildir. Bu eseri kaybolmakdan kurtaran zât Kâmil Efendi Rıfâî Dergâhının son zâkirbaşısı Zühdü Bey'idr. Arşivimizde onun okuyuşuna âit iki kayıt var. İkinci kayıtda münâcâta bağlı olarak okunan Segah bir ilâhî de var.
NİŞÂBUR MÜNÂCÂT - Mi'râciyye - Yâ Rab Ol Sultân-ı Cânın Hurmeti
Sırada mûsikîmizin gelmiş geçmiş en büyük bestekârlarından Kutbunnâyî Osman Dede Hazretlerinin benzersiz eseri Mi'râciyye'nin son kısmını teşkil eden Nişâbur münâcâta ait kayıtlar var. Bu kayıtlardan ilki 4 Eylül 1973 tarihinde, Kâdirîhâne denilmekle meşhur olan, İstanbul'daki Kâdirî Âsitânesi yani İsmail Rûmî Hazretlerinin dergâhında, usta zâkirler ve mi'râciyyehânlar tarafından okunmuşdur. Bu kaydı lutfederek yayınlamamıza müsaade eden Nûrullah Özdem Beyefendiye minnettarız.
İkinci sırada aynı eserin bir başka kaydı var. Bu kayıt 1977 yılında Nasûhî Dergâhında yapılmış. Bu kaydı lutfederek yayınlamamıza müsaade eden Nûrullah Özdem Beyefendiye minnettarız.
ARŞİV KAYITLARI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder