Sayfalar

8 Nisan 2015 Çarşamba

Mİ'RÂCİYYE


Mİ'RÂCİYYE

Nâyî Osman Dede tarafından bestelenen ve dinî musikîmizin en sanatlı eseri olan Mi'râciyye, Mi'râc gecelerinde okunurdu. Altı bölümden oluşan Mi'râciyyenin her bölümü başka bir makamdan bestelenmiş olup her parçası "bahir" adını alır. Eser baştan aşağı Durak şeklinde ve usulsüz olarak bestelenmiştir. Mi'râciyyenin Nevâ bahrini bilen kalmadığı gibi doğru olarak yazılmış notası da ancak bir kaç kolleksiyonda bulunmaktadır. Bu arada Hüseynî bahrinden bazı beyitlerin besteleri de unutulmuş ve kaybolmuştur. 

Mi'râciyye'nin Osman Dede tarafından nasıl bestelendiğine dair şöyle bir menkıbe de vardır : 

Çok zamandır böyle bir eser bestelemeği tasarlayan Osman Dede, ömrünün son yıllarında bir ara, Üsküdar Doğancılar'da Nasûhî dergâhında misafirmiş. Mi'râciyyenin güfteleri gece rüyasında Nasûhî Efendi tarafından kendisine ilham edilmiş, kendisi de bunları ertesi sabah hemen yazmış. Eser üç gece içinde çeşitli makamlardan altı bahir olarak bestelenmiş ve Berat Kandili'ne rastlayan ertesi gece dergahda ilk defa okunmuş. 

Mi'râciyyenin 1. bahri Segâh, 2. bahri Müsteâr, 3. bahri Dügâh, 4. bahrî Nevâ, 5. bahri Sabâ, 6. bahri ise Hüseynî makamlarında bestelenmiştir. Nevâ bahrini Sultan Mahmud devrinde Hüdaî Dergâhı postnişîni Büyük Rûşen Efendi'den sonra bilen kalmamıştır. 1. bahirde Segâh'tan başka Bestenigâr, 2. bahirde Müsteâr makamından başka Bayâtî ve Mâye, 3. bahirde Dügâh'dan başka Sabâ, Çargâh, Köçek, Hüseynî, Vechi Hüseynî, Arazbar ve Acem, 4. bahirde Nevâ'dan başka Nişâbur, 5. bahirde Sabâ makamından başka Hüseynî, Hisar, Buselik ve Şehnaz, 6. bahirde ise Hüseynî makamından başka Gerdâniye, Necid Hüseynî, Bûselik, Acem ve Uzzal makamları da gösterilmiştir.En sondaki Münâcât'ta ise Nevâ, Nişâbur, Hüzzam, Köçek ve Isfahan makamları kullanılmıştır. 

Mi'râciyye her yıl Receb ayının 27. Mi'râc gecesinde başlayıp Ramazan ayının başına kadar Şehzâde Camii gibi vakıf tahsisatı bulunan selâtîn camilerinden başka bazı mevlevîhâne ve dergâhlarda okunurdu. Eseri, bitişik iki kürsüde yer almalarına itina edilen ve aynı üstaddan meşketmiş iki kişi birlikte okur, kürsülerin altında oturan zâkirler de her bahirden önce Mi'râciyye'ye mahsus ve usulle bestelenmiş Tevşîh İlâhîlerini söylerlerdi. Her mısranın sonunda "Sallû 'aleyh" denilir ve 6. bahir esnasında Münâcât'a kadar her mısranın sonunda "Min-nes-salât" dîye terennüm edîlirdi. Münâcât esnasında her mısranın sonunda zâkirler tarafından "Ikbel yâ mûcîb" denilir, böylece Mi'râciyye son bulurdu. Münâcât okunurken dinleyicilere gülsuyu serpilir, şeker dağıtılır, mi‘râcda Hz. Peygamber’e sunulan içecekleri temsilen ayrıca şerbet ve süt ikram edilir ve bu iş vakıf yolu ile yürütülürdü. 


Bursa'da bir Mi'râciyye meclisi...Ortadaki zât son mi'râciyyehânlardan Hâfız Şâkir Çetiner
Tekkelerin kapatılmasından sonra mi‘râciyye ilk olarak 12 Mayıs 1951’de Aziz Mahmud Hüdâyî Âsitânesi’nde İsmail Gavsi Erkmenkul, Hopçuzâde Mehmet Şakir Çetiner, Hâfız Hasan Hilmi Başaranel ve arkadaşları tarafından okunmuştur. Son mi‘râciyyehân Şakir Çetiner ve arkadaşları, Vakıflar İdaresi’nin ilgisizliğine rağmen mi‘râciyye vakıflarını 1980’li yıllara kadar yaşatmaya çalışmışlar ve İstanbul’da Sünbül Efendi Camii’nde Kazasker Mehmed Süedâ Vakfı adına, Tophane’de Kâdirîhâne Âsitânesi'nde Rifat Mehmed Paşa ve İsmail Gavsi Efendi vakıfları, Üsküdar'da Muhammed Nasûhî Hazretlerinin Dergâhında Şeyh Kerâmeddin Efendi Vakfı, Bursa’da İbrâhim Paşa Camii’nde (Mahkeme Camii diye de anılır) Safiye Hanım Vakfı gereği mi‘râciyye okumayı sürdürmüşlerdir. Şakir Çetiner’in vefatından sonra düzenli biçimde mi‘râciyye okunuşuna pek rastlanmamaktadır. Ahmet Hatipoğlu, ilk defa sazların iştiraki ve kadın erkek sanatçılardan oluşan korosuyla birlikte Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatı üzerine mi‘râciyyenin tamamını radyo ve televizyonda icra etmiş, ayrıca kasetini hazırlayarak yayımlamıştır (İstanbul 1992). Eserin bir bahri tevşîhiyle beraber yine ilk defa 2004 yılı mi‘râc kandilinde Fâtih Camii’nden yayımlanan mevlid töreninde okunmuştur.

Türk mûsikisinde mi‘râciyye okumak ayrı bir tavır kabul edildiğinden mi‘râciyyehânlık önemli bir icrâ tavrı olarak gelişmiştir. Yukarıda zikredilenler dışındaki birçok mi‘râciyyehân arasında Uncuzâde Mehmed Emin Efendi, Hamâmîzâde İsmâil Dede, Mutafzâde Ahmed Efendi, Hüseyin Fahreddin Dede, Enderunlu Hacı Nâfiz Bey, İmrahorlu Arap Sâlih, Durak Hazinesi Nakşî Efendi, Hakkâk Hâfız Abdi Efendi, Selâmi Efendi Tekkesi şeyhi Ahmed Muhtar Efendi, Neyzen Emin Dede, İbrâhim Halil (Erkal), Zekâizâde Hâfız Ahmet (Irsoy) önde gelenlerdir.

Abdülkadir Töre’nin tesbitlerine dayanarak mi‘râciyyenin notalarını yayımlayan M. Ekrem Hulûsi Karadeniz, durak şeklinde ve usulsüz okunan eseri usule sokma gayreti yüzünden Suphi Ezgi’nin notalarının yanlış olduğunu ileri sürmüştür. Bu neşirde unutulan nevâ hânesinin güftesi tevşîhiyle beraber yer almaktadır. Mi‘râciyyenin sadece metni, kenarlarında her bahrin makamı gösterilmek suretiyle devrin Sa‘diyye şeyhlerinden Ali Gâlib Efendi tarafından "Mi‘râcü’n-nebî aleyhisselâm" adıyla yayımlanmıştır (İstanbul 1310). Latin harfli ilk neşri yapan Sadettin Nüzhet Ergun’un da bazı yanlışlıklardan kurtulamaması, Arapça ve Farsça kısımların okunuşunu vermemesi bir edisyon kritik ihtiyacını hâlâ sürdürmektedir.


Mİ'RÂCİYYE'NİN BAHİRLERİ VE TEVŞİHLER

Günümüze kalan hâliyle Mi'râciyye beş bahir, dört tevşih ve bir münâcâtdan oluşmaktadır...Aşağıda bunlar sırasıyla belirtilmişdir...

Segah Tevşih - Nebdeü bi's-salâti ves-selâm
Segah Bahri - Evvel Allah adını yâd eyleriz
Müstear Bahri - Ey hakâik âşıkı gûş et beni
Dügah Tevşih - Yâ behiyye'l husni beyne'n-nâs
Dügah Bahri - Çün irâde kıldı ol Rabbü'l enâm
Saba Tevşih - Etâke 'Îdü Visâlin Felâ Tezuk Hazenâ
Saba Bahri - Pes hemân oldu süvâr ol pâk zât
Hüseyni Tevşih - Zehî livâ u 'alem Lâilâheillallah
Hüseyni Bahri - Çünki eflâke 'urûc etdi Resûl
Nişabur Münacat  - Yâ Rab ol sultân-ı cânın hurmeti

Mİ'RÂCİYYENİN HUSÛSİYETLERİ VE Mİ'RÂCİYYE VAKIFLARI 
HAKKINDA ORHAN NASUHİOĞLU BEYEFENDİ'NİN BİR KONUŞMASI



ARŞİVİMİZDEKİ Mİ'RÂCİYYE KAYITLARI




1 yorum: