HÂFIZ MECİD SESİGÜR
1903-1962
Son devrin en kıymetli hâfız ve mevlidhânlarından Mecid Efendi, 1903 senesinde İstanbul’da doğdu. Hâfız olmasına rağmen Kur’ân’dan daha çok Mevlid okumakdaki mahâretiyle şöhret kazandı. Birçok hâfız ve mevlidhânda olmayan önemli bir husûsiyyeti de mûsıkîye vâkıf olmasıydı. Ud ve keman çaldığını da biliyoruz. Mûsıkî hocalarından bildiklerimiz meşhûr Hâfız Kemal Bey ile Eyyûbî Ali Rıza Bey'dir...Bu iki zâtın da Mevlid okumakdaki şöhret ve mahâretleri herkesin ma'lûmudur...
Hâfız Mecid’in sesi, hâfızların ve mevlidhânların büyük çoğunluğunda görüldüğü ve alışılageldiği gibi tiz değildi. Kalın ve tok karakterli bir sesi olmasına rağmen, tiz seslere alışmış dinleyiciye kendini kabul ettirebilmiş olması da onun ayrı bir husûsiyyetidir. Kendine mahsûs sesi, hem kuvvetli hem de vüsatli idi. Bazı nağmeleri hocası meşhûr Hâfız Kemâl Efendi’yi hatırlatırdı ancak yine de kendine has bir okuyuş uslûbu vardı. Hâfız Mecid Sesigür, dinleyenleri mest eden sesi ve Mevlid icrâsına lâyık son derce asîl ve ciddi okuyuş tavrı ile herkese numûne olmuş bir mevlidhân olma şerefine erişmişdir...Nitekim vefâtında, merhûm Hâfız Hasan Akkuş ''Bugün Mecid Sesigür'ü değil, Mevlid'i gömdük'' demişdir...
Yakın arkadaşı Hâfız Zeki Altun, vaktiyle bir gazetede tefrîka edilen, Hâfız Efendileri anlattığı bir yazı serisinde Hâfız Mecid Efendi'yi şöyle anlatıyor :
Merhûm Hâfız Kemal ve Eyyûbî Ali Rıza Beylerden Hâfız Mecid Sesigür ile birlikte meşk ettik. Uzun zaman onunla yalnız İstanbul'da değil, yurdumuzun birçok illerinde cami kürsülerinde birlikte mevlid okuduk. Vefâtından iki gün evvel, bir dostumuzun evinde tertîb edilen mevlidin "Allah adın" ve "Vilâdet" bahirlerini o, son bahirlerini de ben okumuşdum.. Son okuduğu o vilâdet bahri hâlâ hâfızamdan silinmemişdir. Bundan 16 yıl evvel yine böyle bir mübârek Ramazan ayı içinde Allah'ın rahmetine kavuşan değerli meslekdaşım, vefâkâr ağabeyim Hâfız Mecid'den bahsetmek itiraf ederim ki bana çok acı geldi. Elimde kalem önümde kağıt saatlerce düşündüm. Hâfız Mecid'i yazmak çok güç çünkü o halk topluluğu tarafından sevilmiş ve takdîr edilmiş bir varlıkdı. Gönül isterdi ki Hâfız Mecid aramızda olmalı, yaşayanlar arasında onu da yazmalı idim. Mecid'in vefâtını haber alan, ince ruhlu sanatkâr yaradılışlı sayın dostum Necmi Rıza Ahıskan, gazeteye verdiği ölüm ilanında "Hâfız Kemaller, Beşiktaşlı Rızâlar mektebinde yetişmiş Mecid Sesigür'ü kaybettik" diyordu. Ne yerinde buluş, ne güzel bir teşbîh. Yukarıda da belirttiğim gibi Hâfız Mecid genç-ihtiyar herkes tarafından çok takdîr edilen ve tanınan bir insandı. Bu itibarla merhûmun sesinden ve okuyuş tavrından bahsetmeyi zâid buluyorum.
O'na ait en acı bir hâtıra ile yazımıza son vereceğiz. Unutulmaz eski şöhretlerden biri olan Enderunlu Hâfız İsmail Efendi'nin vefâtında cenâze namazını Mecid Bey'le aynı safda birlikte kıldık. Bana döndü ve gözleri yaşlı aynen şöyle dedi : "Zeki, şu anda Allah'dan şöyle niyâz ettim. Benim de rûhumu böyle bir mübârek Ramazan günü alsın". Ömrü boyunca Peygamber Efendimizin mevlidini ve medhiyyelerini okuyan Mecid'in duâsını Allah kabûl etti ve rûhunu Ramazan ayında aldı. Mevlâ rahmet eylesin...
ARŞİV KAYITLARI

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder