Sayfalar

7 Nisan 2015 Salı

Hâfız Ârif Hikmet Gökoğlu

HÂFIZ ÂRİF HİKMET GÖKOĞLU
1934 - 1995

2 Mart 1934′de Bolu, Mengen’de Hâşim Bey ve Hûriye Hanım'ın evlâdı olarak dünyaya geldi. Dokuz yaşında Trabzon’da hâfız-ı Kur'ân oldu. Üsküdar Mûsikî Cemiyeti’nde Emin Ongan, Tâhir Karagöz, Sadettin Kaynak gibi üstâdlardan mûsikî meşk etti. Hüseyin Fevzi Paşa’dan tasavvuf neşvesini aldı. Daha sonra manevî bir işâretle Âsitâne-i Hazret-i Nûreddîn Cerrâhî'de 19. postnişîn olan Muzaffer Efendi Hazretlerine intisâb etti. 29 Nisan 1995 tarihinde Hakk'a yürüdü. Kabri Maltepe Başıbüyük Mezarlığındadır.


Yıllarca zikir ve mevlid meclislerinde okuduğu Mevlid, İlâhî, Kasîde ve Mersiyelerden bir kısmı çok şükür ki kayıt altına alınmış olup arşivimizde bu kayıtlardan örnekler bulacaksınız...Uzun yıllar Sebilci Hüseyin Efendi'den istifâde eden Hâfız Ârif Hikmet üstâdımız, tavır olarak Sebilci Efendi'yi en çok andıran talebesidir diyebiliriz...


Hâfız Ârif Gökoğlu üstâdımız mûsıkî sahasında ve bestekârlıkda olduğu gibi şiir ve edebiyat sahasında da kendisini pek güzel yetiştirmiş ve temâyüz etmiş üstâdlarımızdandı. O'nun bir kısmı âşıkâne, bir kısmı ârifâne, bir kısmı da hakîmâne nutuklarından birkaçını teberrüken bu sayfaya kaydettik...


Bu kıymetli üstâdımızın azîz hâtırâsını yaşatmak maksadıyla hazırladığımız web sitesine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz :
https://hafizarifhikmetgokoglu.wordpress.com/

BESTELERİ

Hâfız Ârif Hikmet Gökoğlu üstâdımızın tesbit edebildiğimiz besteleri şunlardır...İlâhi bestelerine âit ses kayıtlarına bağlantılardan erişebilirsiniz... 



Eser Adı
Söz Yazarı
Makam
Form
Usul
Biz bülbülân-ı Ahmed'iz Arif Hikmet Gökoğlu Şevkefza İlahi Sofyan
Bu benim baht-ı siyahım bana yar olmayacak Arif Hikmet Gökoğlu Rast Şarkı Aksak
Düştüm aşkın seline vardım Bağdat iline Muzaffer Ozak (Aşkî) Uşşak İlahi Sofyan
Sevgiden aşktan vefadan olmam asla hisseyab Arif Hikmet Gökoğlu Uşşak Şarkı Devr-i Hindi








TV PROGRAMI

2015 senesinde TRT'de yayınlanan program...



NUTUKLARI

 1

Biz bülbülân-ı Ahmed’iz efgânımız bitmez bizim
Sâfî-dilân-ı emcediz îkânımız yitmez bizim

Biz hânedân-ı Hayder'iz ızhâr-ı sırr-ı Kevser'iz
Biz vâris-i Peygamber'iz fetvâmız incitmez bizim

Miftâhı aşkın bizdedir misbâhı aşkın bizdedir
Akdâhı aşkın bizdedir sekrânımız gitmez bizim

Zâhir bize esrar-ı Hak zâhir bize envâr-ı Hak
Zâhir bize dîdâr-ı Hak îkâdımız tütmez bizim

Ni'metle handân olmuşuz nıkbetle giryân olmuşuz
"Hikmet"le hayrân olmuşuz efkârımız etmez bizim



 2

Firâkın âteşinden mahz-ı nârım Yâ Resûlallah

Gönül hicrân gözüm kân bî-karârım Yâ Resûlallah
Garîb bir andelîbim zâr ü zârım Yâ Resûlallah
Visâlindir demâdem intizârım Yâ Resûlallah

Açılsın verd-i vaslın mürg-i cânım hoş bahâr etsin

Yanan kalbim saçın bûyiyle mest olsun karâr etsin
Kapından başka yer var mı günahkârlar firâr etsin
Gamından bilmedim kârım zarârım Yâ Resûlallah

Esîmim gerçi Hakk'a rû-siyâhım elde vârım yok

Velâkin hânedâna bendeyim bir gayrı kârım yok
Verirdim olsa bin cânım bu yolda ihtiyârım yok
Bi-hamdillah budur tek iftihârım Yâ Resûlallah





3

Hakîkat neş'esin zevk eyleyen dünyâya meyletmez
Değil dünyâ ve mâfîhâ dahî ukbâya meyletmez

Muhabbetden diğer yokdur hakîkat mürgine dâne
O ankâ hiç erzâk için eşyâya meyletmez

Hakîkat bil ki bâkîdir hayât-ı câvidânîdir
O milkin tâlibânı "cennetü’l me’vâ"ya meyletmez

Hakîkat tâlibinden iyn ü ân tû ü mâ çıkmaz
O bûy-i mâsivallah remzeden devâya meyletmez

Ne mümkün zirve-i tevhîdde vasf-ı kelâm etmek
Ricâl-i ehl-i vahdet esfel ü a'lâya meyletemez

Se'âdetle Resûl-i Hâşimî “istefti kalbek” der
Ânın için ehl-i vahdet lâf ile fetvâya meyletmez

Bugün ben ehl-i tevhîdim diyen hep kîl ü kâl eyler
O kim herşeyde Hikmet fehmeder kavgâya meyletmez


4

Ey tâlib-i irfan olan aldanma sivâya
Eşyâya gönül verme uyup nefs ü hevâya

Gir mekteb-i irfâna da aşk dersini ahz et
Meyl etmeye aşk ehli makâmât-ı ulâya

Allâme-i küll olsa eğer zâhidi hod-bîn
Bir zerrece açılmaz ana esrâr-ı hafâyâ

Gümbürtüdür âlîsi de naklîsi de ilmin
Etmezse refâkat hikemullâhi atâyâ

Kesbî olamaz mevhibedir ilm-i ledünnî
Üstâd-ı ezel bahş eder erbâb-ı safâya

Bir ârifibillâha varıp ahz-i yed eyle
İdhâl ede mutlak seni birgün sulehâya

Hikmet yete "esrâr-ı ilâhî"de sükût et
Erbâb-ı kemâl sırrını açmaz ukalâya


5

Velâyet şehrinin sultânısın Yâ Gavs-i Geylânî
Hakîkat bahrinin kaptânısın Yâ Gavs-i Geylânî

Velîler senden ahz eyler velâyet nûrunu el-hak
Tasavvuf feyzinin ummânısın Yâ Gavs-i Geylânî

Mürîdân etse istimdâd erer ol demde imdâdın
Dü-âlem halkının burhânısın Yâ Gavs-i Geylânî

Umûmen bâb-ı fazlından meşâyih iltimâs bekler
Gönüller derdinin dermânısın Yâ Gavs-i Geylânî

Tasarruf sendedir hâlen mücerrebdir müsellemdir
Hemân dil-mürdeler lokmânısın Yâ Gavs-i Geylânî

Devâm-ı dergeh-i feyz-âverinle Hızr fahr eyler
Makâm-ı Hazret'in hâkânısın Yâ Gavs-i Geylânî

Bu “Hikmet” bir garîbindir tutup destinden irşâd et
Tarîkat mülkünün erkânısın Yâ Gavs-i Geylânî


6

Bu âlem bir misâfirhânedir tûl-i emelden geç
Düzen tutmaz azizim bil bozukdur tâ temelde geç

Ne şöhret saltanat bâkî ne ni’met devlet ü ikbâl

Senindir sanma fânîdir bu dünyâ kîl u kâlden geç

Emanetdir ne kim var servet ü sâmân şerâfet şân

Gelen her eşref ü ednâ içer câm-ı ezelden geç

Nebîlerden velîlerden bugün bak bir kalan var mı?

Ölümden hiç-kes kurtulmamış fikr et melâlden geç

Hâyalîdir cihânın varlığı bî-hûde aldanma

Çalış ukbânı ma’mûr et bırak sû-i âmelden geç

Eyâ Hikmet öğüt vermek dilersen nefsine va’z et

Kader hükmün gözet Hakk'a tevekkül kıl suâlden geç




7

Olmak istersen cihân bağında ey cân kâmyâb

Ehl-i teslîm ol yapış "hablü'l-metîn"e Hakk’a tap

Halka-i bâb-i Hudâ muhkemdir asla çekme el

Boş çevirmez Rabbü'l-İzzet bir gün eyler feth-i bâb

Buyrulur “Lâ taknetû min rahmetillah” ey püser

Olsa deryâlarca cürm afv eyler Allah el cevâb

Tevbe istiğfâra ol dâim mülâzım sâde sen

Hâlis ol reddetmez Allah böyle yazmış hak kitâb

Kâinât düşmânın olsun ya da dostun farkı yok

Görme Hak’dan gayrı hiç bir şey fiâlin böyle yap

Kimse yok mülkümde benden başka der Kur’an’da Hak

Nice âyât ü ehâdisle musaddak bu hitâb

Bulmak istersen huzûr esbâba Hak’dan tâbi’ ol

Terk-i tedbîr et ki âsân eylesin râhın Çalâb

Hem mukaddir hem müdebbir kendidir Hak böyle bil

Ehl-i dünya hep bu yüzdendir harâb ender harâb

Hem cehennem hem de cennetdir bu dünyâ şüphesiz

Kim meded beklerse nefsinden görür dâim serâb

Ben diyen benlikle yanmış ki cehennem ehlidir

Varlığın nârıyla yanmakdır muazzeb bi't-teâb

Bu enâniyyet ki dünya ehlinin zünnârıdır

Her hatâ yıllarca pişmanlık verir hem de azâb

Her umûrun Hakk’a tefvîz eyleyen cennetdedir

Kurtulur mes'ûliyetden ki budur hüsn-i meâb

Nefsini Mevlâ'ya teslîm eyleyenler kurtulur

"Mâlike'l mülk" istemez mülkünde şirket ey cenâb

Vahdetin bahrinde gavvâs olmak istersen ahî

Ehl-i kesretden hazer kıl hep esîrdir şeyh ü şâb

Sıyrıl esbâb âleminden al müsebbibden haber

Halk eder bir işde bin esbâb olursun behre-yâb

Rızkı ihsân eyleyen Rezzâk-ı âlem halk değil

Böyle îmân et görürsün rızkın artar bî-hisâb

Kîl ü kâlinden bu halkın zerre mahzûn olma sen

Bir nazargâh-ı ilâhî abde eyle intisâb

Evliyâullahı inkâr etme lâkin dikkat et

Ehl-i vahdet gizlidir her şeyhe olmaz iktirâb

Vahdetin zehrinden ancak ehl-i vahdet kurtarır

Panzehirsiz vahdetin zehrin içen oldu harâb 

Zevk-i vahdet bir şifâsız semm-i kâtildir ki bu

Zevke dalmışsa mürşidsiz hemen çarpar şihâb

Öyle bir devr oldu ki irşâda muhtâcdır bugün

Ekserî şeyhim diyen şeytâna olmuşdur musâb

Sözlerinden ibret almak Hikmet’in hikmetledir

İlm-i hikmet bilmeyen bî-vâyedir misl-i gurâb



ARŞİVİMİZDEKİ SES  KAYITLARI


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder