HÂFIZ ÂRİF HİKMET GÖKOĞLU
1934 - 1995
2 Mart 1934′de Bolu, Mengen’de Hâşim Bey ve Hûriye Hanım'ın evlâdı olarak dünyaya geldi. Dokuz yaşında Trabzon’da hâfız-ı Kur'ân oldu. Üsküdar Mûsikî Cemiyeti’nde Emin Ongan, Tâhir Karagöz, Sadettin Kaynak gibi üstâdlardan mûsikî meşk etti. Hüseyin Fevzi Paşa’dan tasavvuf neşvesini aldı. Daha sonra manevî bir işâretle Âsitâne-i Hazret-i Nûreddîn Cerrâhî'de 19. postnişîn olan Muzaffer Efendi Hazretlerine intisâb etti. 29 Nisan 1995 tarihinde Hakk'a yürüdü. Kabri Maltepe Başıbüyük Mezarlığındadır.
Yıllarca zikir ve mevlid meclislerinde okuduğu Mevlid, İlâhî, Kasîde ve Mersiyelerden bir kısmı çok şükür ki kayıt altına alınmış olup arşivimizde bu kayıtlardan örnekler bulacaksınız...Uzun yıllar Sebilci Hüseyin Efendi'den istifâde eden Hâfız Ârif Hikmet üstâdımız, tavır olarak Sebilci Efendi'yi en çok andıran talebesidir diyebiliriz...
Hâfız Ârif Gökoğlu üstâdımız mûsıkî sahasında ve bestekârlıkda olduğu gibi şiir ve edebiyat sahasında da kendisini pek güzel yetiştirmiş ve temâyüz etmiş üstâdlarımızdandı. O'nun bir kısmı âşıkâne, bir kısmı ârifâne, bir kısmı da hakîmâne nutuklarından birkaçını teberrüken bu sayfaya kaydettik...
Bu kıymetli üstâdımızın azîz hâtırâsını yaşatmak maksadıyla hazırladığımız web sitesine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz :
https://hafizarifhikmetgokoglu.wordpress.com/
BESTELERİ
Hâfız Ârif Hikmet Gökoğlu üstâdımızın tesbit edebildiğimiz besteleri şunlardır...İlâhi bestelerine âit ses kayıtlarına bağlantılardan erişebilirsiniz...
Eser Adı
|
Söz Yazarı
|
Makam
|
Form
|
Usul
|
| Biz bülbülân-ı Ahmed'iz | Arif Hikmet Gökoğlu | Şevkefza | İlahi | Sofyan |
| Bu benim baht-ı siyahım bana yar olmayacak | Arif Hikmet Gökoğlu | Rast | Şarkı | Aksak |
| Düştüm aşkın seline vardım Bağdat iline | Muzaffer Ozak (Aşkî) | Uşşak | İlahi | Sofyan |
| Sevgiden aşktan vefadan olmam asla hisseyab | Arif Hikmet Gökoğlu | Uşşak | Şarkı | Devr-i Hindi |
Biz bülbülân-ı Ahmed’iz efgânımız bitmez bizim
Sâfî-dilân-ı emcediz îkânımız yitmez bizim
Biz hânedân-ı Hayder'iz ızhâr-ı sırr-ı Kevser'iz
Biz vâris-i Peygamber'iz fetvâmız incitmez bizim
Miftâhı aşkın bizdedir misbâhı aşkın bizdedir
Akdâhı aşkın bizdedir sekrânımız gitmez bizim
Zâhir bize esrar-ı Hak zâhir bize envâr-ı Hak
Zâhir bize dîdâr-ı Hak îkâdımız tütmez bizim
Ni'metle handân olmuşuz nıkbetle giryân olmuşuz
2
Firâkın âteşinden mahz-ı nârım Yâ Resûlallah
Gönül hicrân gözüm kân bî-karârım Yâ Resûlallah
Garîb bir andelîbim zâr ü zârım Yâ Resûlallah
Visâlindir demâdem intizârım Yâ Resûlallah
Açılsın verd-i vaslın mürg-i cânım hoş bahâr etsin
Yanan kalbim saçın bûyiyle mest olsun karâr etsin
Kapından başka yer var mı günahkârlar firâr etsin
Gamından bilmedim kârım zarârım Yâ Resûlallah
Esîmim gerçi Hakk'a rû-siyâhım elde vârım yok
Velâkin hânedâna bendeyim bir gayrı kârım yok
Verirdim olsa bin cânım bu yolda ihtiyârım yok
Bi-hamdillah budur tek iftihârım Yâ Resûlallah

3
Firâkın âteşinden mahz-ı nârım Yâ Resûlallah
Gönül hicrân gözüm kân bî-karârım Yâ Resûlallah
Garîb bir andelîbim zâr ü zârım Yâ Resûlallah
Visâlindir demâdem intizârım Yâ Resûlallah
Açılsın verd-i vaslın mürg-i cânım hoş bahâr etsin
Yanan kalbim saçın bûyiyle mest olsun karâr etsin
Kapından başka yer var mı günahkârlar firâr etsin
Gamından bilmedim kârım zarârım Yâ Resûlallah
Esîmim gerçi Hakk'a rû-siyâhım elde vârım yok
Velâkin hânedâna bendeyim bir gayrı kârım yok
Verirdim olsa bin cânım bu yolda ihtiyârım yok
Bi-hamdillah budur tek iftihârım Yâ Resûlallah

3
Hakîkat neş'esin zevk eyleyen dünyâya meyletmez
Değil dünyâ ve mâfîhâ dahî ukbâya meyletmez
Muhabbetden diğer yokdur hakîkat mürgine dâne
O ankâ hiç erzâk için eşyâya meyletmez
Hakîkat bil ki bâkîdir hayât-ı câvidânîdir
O milkin tâlibânı "cennetü’l me’vâ"ya meyletmez
Hakîkat tâlibinden iyn ü ân tû ü mâ çıkmaz
O bûy-i mâsivallah remzeden devâya meyletmez
Ne mümkün zirve-i tevhîdde vasf-ı kelâm etmek
Ricâl-i ehl-i vahdet esfel ü a'lâya meyletemez
Se'âdetle Resûl-i Hâşimî “istefti kalbek” der
Ânın için ehl-i vahdet lâf ile fetvâya meyletmez
Bugün ben ehl-i tevhîdim diyen hep kîl ü kâl eyler
O kim herşeyde Hikmet fehmeder kavgâya meyletmez
4
Ey tâlib-i irfan olan aldanma sivâya
Eşyâya gönül verme uyup nefs ü hevâya
Gir mekteb-i irfâna da aşk dersini ahz et
Meyl etmeye aşk ehli makâmât-ı ulâya
Allâme-i küll olsa eğer zâhidi hod-bîn
Bir zerrece açılmaz ana esrâr-ı hafâyâ
Gümbürtüdür âlîsi de naklîsi de ilmin
Etmezse refâkat hikemullâhi atâyâ
Kesbî olamaz mevhibedir ilm-i ledünnî
Üstâd-ı ezel bahş eder erbâb-ı safâya
Bir ârifibillâha varıp ahz-i yed eyle
İdhâl ede mutlak seni birgün sulehâya
Hikmet yete "esrâr-ı ilâhî"de sükût et
Erbâb-ı kemâl sırrını açmaz ukalâya
5
Velâyet şehrinin sultânısın Yâ Gavs-i Geylânî
Hakîkat bahrinin kaptânısın Yâ Gavs-i Geylânî
Velîler senden ahz eyler velâyet nûrunu el-hak
Tasavvuf feyzinin ummânısın Yâ Gavs-i Geylânî
Mürîdân etse istimdâd erer ol demde imdâdın
Dü-âlem halkının burhânısın Yâ Gavs-i Geylânî
Umûmen bâb-ı fazlından meşâyih iltimâs bekler
Gönüller derdinin dermânısın Yâ Gavs-i Geylânî
Tasarruf sendedir hâlen mücerrebdir müsellemdir
Hemân dil-mürdeler lokmânısın Yâ Gavs-i Geylânî
Devâm-ı dergeh-i feyz-âverinle Hızr fahr eyler
Makâm-ı Hazret'in hâkânısın Yâ Gavs-i Geylânî
Bu “Hikmet” bir garîbindir tutup destinden irşâd et
Tarîkat mülkünün erkânısın Yâ Gavs-i Geylânî
6
Bu âlem bir misâfirhânedir tûl-i emelden geç
Düzen tutmaz azizim bil bozukdur tâ temelde geç
Ne şöhret saltanat bâkî ne ni’met devlet ü ikbâl
Senindir sanma fânîdir bu dünyâ kîl u kâlden geç
Emanetdir ne kim var servet ü sâmân şerâfet şân
Gelen her eşref ü ednâ içer câm-ı ezelden geç
Nebîlerden velîlerden bugün bak bir kalan var mı?
Ölümden hiç-kes kurtulmamış fikr et melâlden geç
Hâyalîdir cihânın varlığı bî-hûde aldanma
Çalış ukbânı ma’mûr et bırak sû-i âmelden geç
Eyâ Hikmet öğüt vermek dilersen nefsine va’z et
Kader hükmün gözet Hakk'a tevekkül kıl suâlden geç


7
Olmak istersen cihân bağında ey cân kâmyâb
Ehl-i teslîm ol yapış "hablü'l-metîn"e Hakk’a tap
Halka-i bâb-i Hudâ muhkemdir asla çekme el
Boş çevirmez Rabbü'l-İzzet bir gün eyler feth-i bâb
Buyrulur “Lâ taknetû min rahmetillah” ey püser
Olsa deryâlarca cürm afv eyler Allah el cevâb
Tevbe istiğfâra ol dâim mülâzım sâde sen
Hâlis ol reddetmez Allah böyle yazmış hak kitâb
Kâinât düşmânın olsun ya da dostun farkı yok
Görme Hak’dan gayrı hiç bir şey fiâlin böyle yap
Kimse yok mülkümde benden başka der Kur’an’da Hak
Nice âyât ü ehâdisle musaddak bu hitâb
Bulmak istersen huzûr esbâba Hak’dan tâbi’ ol
Terk-i tedbîr et ki âsân eylesin râhın Çalâb
Hem mukaddir hem müdebbir kendidir Hak böyle bil
Ehl-i dünya hep bu yüzdendir harâb ender harâb
Hem cehennem hem de cennetdir bu dünyâ şüphesiz
Kim meded beklerse nefsinden görür dâim serâb
Ben diyen benlikle yanmış ki cehennem ehlidir
Varlığın nârıyla yanmakdır muazzeb bi't-teâb
Bu enâniyyet ki dünya ehlinin zünnârıdır
Her hatâ yıllarca pişmanlık verir hem de azâb
Her umûrun Hakk’a tefvîz eyleyen cennetdedir
Kurtulur mes'ûliyetden ki budur hüsn-i meâb
Nefsini Mevlâ'ya teslîm eyleyenler kurtulur
"Mâlike'l mülk" istemez mülkünde şirket ey cenâb
Vahdetin bahrinde gavvâs olmak istersen ahî
Ehl-i kesretden hazer kıl hep esîrdir şeyh ü şâb
Sıyrıl esbâb âleminden al müsebbibden haber
Halk eder bir işde bin esbâb olursun behre-yâb
Rızkı ihsân eyleyen Rezzâk-ı âlem halk değil
Böyle îmân et görürsün rızkın artar bî-hisâb
Kîl ü kâlinden bu halkın zerre mahzûn olma sen
Bir nazargâh-ı ilâhî abde eyle intisâb
Evliyâullahı inkâr etme lâkin dikkat et
Ehl-i vahdet gizlidir her şeyhe olmaz iktirâb
Vahdetin zehrinden ancak ehl-i vahdet kurtarır
Panzehirsiz vahdetin zehrin içen oldu harâb
Zevk-i vahdet bir şifâsız semm-i kâtildir ki bu
Zevke dalmışsa mürşidsiz hemen çarpar şihâb
Öyle bir devr oldu ki irşâda muhtâcdır bugün
Ekserî şeyhim diyen şeytâna olmuşdur musâb
Sözlerinden ibret almak Hikmet’in hikmetledir
İlm-i hikmet bilmeyen bî-vâyedir misl-i gurâb

ARŞİVİMİZDEKİ SES KAYITLARI


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder