Sayfalar

10 Mayıs 2015 Pazar

Zâkirbaşı Hattat Hacı Nuri Korman


1868 senesinde İstanbul'da doğdu. Babası Taşköprü Kazasında Kozluca Karyesi halkından Zâim oğlu Ali Ağa'dır. 

Abbas Ağa Sıbyan Mektebi'ni ve Beşiktaş Rüşdiyesi'ni bitirdi. Sinan Paşa Camiindeki medresede Afyonkarahisarlı Müderris Ahmed İlhâmî Efendi'den ilim tahsil etti. Bir süre adliye kaleminde çalıştı. Babasının vefâtı üzerine görevinden ayrılarak babasından kalan işleri tesviye etmek üzere memleketine gitti ve 2 yıl orada kaldı. 


HATTATLIĞI

Zeki Dede'den talik, Rüşdiye'deki hocası Süleyman Efendi'den sülüs ve nesih, Süleyman Efendi'nin hocası Alaeddin Bey'den (1883'den itibaren) ve Nevşehirli Hacı Osman Efendi'den (1882'den itibaren) aklâm-ı sitte meşk etti. 1888-1906 arasında Muhsinzâde Abdullah Bey'e haftada iki defa gitmek suretiyle icâzet aldı. Hocası kendisini pek beğenir ve "Benim nâmımı yaşatacak olan O'dur" dermiş...

1893-1894 arasında Matbaa-i Âmire serhattatlığında bulundu. Ayrıca Beşiktaş'ta Mekteb-i Hamîdî'de  aklâm-ı sitte dersleri verdi. 1908'de Hacca gittikten sonra bir buçuk yıl kadar Kâhire'de kalarak hat dersleri verdi. Mısır dönüşü Medresetü'l-Hattâtîn'de yazı hocası oldu. Burasının kapanmasından sonra Güzel Sanatlar Akademisi'nde aklâm-ı sitte hattatlığına tayin edildi. Bir süre de Cağaloğlu'nda bir dükkan açarak serbest hattatlık yaptı.


Nuri Efendi hattıyla bir besmele
Hacı Nuri Efendi'nin yazılarında, "aklâm-ı sitte"de Hâfız Osman, "Celî"de ise Kazasker Mustafa İzzet Efendi ile Mustafa Râkım Efendi'nin tesiri görülür.

Kur'ân, evrâd, hilye, duâ kitapları ve levhalar dışında Bakırköy'deki Kartaltepe Camii'nin kubbesindeki İhlas Sûresi, Azapkapı'daki Sokollu Mehmed Paşa Camii'nin yenilenen abdest musluklarının üstündeki yazılar, Cevad Paşa Türbesi'nin kapısındaki yazı ve Üsküdar'daki Yalnız Servi Camii'nin kapısındaki yazı ve Sultanahmet'teki Alman Çeşmesi'nin kubbe içi yazıları İstanbul'daki bilinen eserleridir. Kastamonu'da Şeyh Şa'bân-ı Velî Dergâhı'nda ve Çorum'da saat kulesinin üstündeki yazılar da onundur. Meşk, kıt'a, levha türünde birçok eseri de özel koleksiyonlardadır.

MÛSİKÎŞİNÂSLIĞI

Tophane Kâdirîhânesi Zâkirbaşısı  ve Tophâne Karabaş Kâdirî Tekkesi Şeyhi Hopçuzade Şeyh Şâkir Efendi'nin oğlu Ahmed Efendi'den ve  Şeyh Kırımlı Hacı Hâfız İsmail Efendi'den mûsikî meşk etti. Bu iki kıymetli üstâdından yüzlerce ilâhi ve şuğul öğrendi. Şeyh Vefâ Türbedârı Osman Efendi ile Üsküdarlı Ârif Efendi'den de istifade etti. Beşiktaş'daki Yahyâ Efendi Dergâhında 40 yıl zâkirlik 5 yıl kadar da zâkirbaşılık olmak üzere yaklaşık 45 yıl zâkirlik hizmeti yaptı. Vefâ Neccârzâde, Fîruzağa Paşababa, Cihangir ve Yıldız Şâzeli Dergâhlarında da zâkirbaşılık yaptı. Sesi çok parlak değilse de uslûbu pek latîf imiş. O'nu yakından tanıyan İbnülemin Mahmud Kemal İnal bu hususda "Sadâsı hoş değildi fakat edâsı latîf ve üstâdâne idi. Dinleyenler neşve-yâb olurlardı" diyor ve bir hâtırasını da şu şekilde nakl ediyor :
Mukâbele günlerinden birinde o dergâh-ı şerîfde (Yahya Efendi Dergâhını kasdediyor) bulunduğum sırada, bazı tekkelerde Karcığar makâmında okunan ve beni müteessir eden "Gülünden cüdâ mı düşdün acabâ/Bülbül seherlerde niçin ağlarsın" ilâhisinin zikir esnâsında okunmasını ricâ ettim. "Baş üstüne, bir sırasını getirir, okuruz" dedi. Müteaddid zâkirlerle berâber gâyet latîf sûretde okudular, tahammül edemedim, şiddetle ağladım...

6 ilahi bestelediğini de yine İbnülemin'den öğreniyoruz ancak maalesef bunların notalarına da herhangi bir icrasına rastlayamadık. Vefatından birkaç sene evvel Ankara'ya davet edilerek mahfûzatındaki eserlerin bir kısmının notaya alındığını, onu yakından tanıyan İbnülemin haber veriyor...Belki kendi besteleri de bu meyanda tesbit edilmiş olabilir...

Cemâleddin Server Revnakoğlu, son asrın şeyh ve zâkirbaşıları arasında "Nevbe" idâre etmekle tanınmış üstâd nevbezenleri sayarken, Zâkirbaşı Nuri Korman Efendi'yi de zikrediyor...

Hacı Nuri Efendi uzun bir hastalık döneminden sonra 12 Eylül 1951 tarihinde Hakk'a yürüdü ve uzun yıllar zâkirlik yaptığı Yahyâ Efendi Dergâhı Kabristanına defnedildi...

Tanıyanların ifâdelerine göre pek iyi kalbli, sohbeti tatlı, nâzik bir zât imiş...Rahmetullahi aleyhi ve rahmeten vâsia...

1. NOT : Muzaffer Efendi Hazretlerinin otobiyografisinde "1936 yılından itibaren de Güzel Sanatlar Akademisi'ne talebe olarak kayıt ve devama başlamış, Hattat Hacı Nuri, Hattat Hacı Kamil ve Tuğrakeş İsmail Hakkı Bey'lerden yazı talim etmiş ve tezhip sanatı üzerine de çalışmıştım" diyerek bahsettiği hocalarından biri bu zâtdır...

2. NOT : Meşhûr ses sanatkârı Tülûn Korman Hanımefendi, Nuri Efendi'nin kızıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder