1871-1937
HAYÂTI
İstanbul Kasımpaşa'da dünyâya geldi. Babası Fatih Camii dersiamlarından Kasımpaşa Küçük Piyâle Camii İmamı Abdülkadir Efendi'dir. İlk tahsîlini Kasımpaşa'daki Abdülkâdir Çavuş Mektebinde yaptı. Bahriye Rüşdiyesini bitirdikten sonra Bayezid Camiindeki cami derslerine devâm ederek devrin tanınmış âlimlerinden istifâde etti. Bunlar arasında, Dîvân-ı Hâfız okuduğu Erbilli Esad Efendi ile Sahîh-i Buhârî okuduğu Trabzonlu Hoca Hüsnü Efendi en meşhûrlarıdır. Yirmi yaşlarında iken hıfzını tamamladı. Babasının vefâtı üzerine yirmi yaşında Küçük Piyâle Camii imamlığına tayin edildi ve uzun müddet bu vazîfeyi îfâ etti.
Cemâleddin Efendi'nin tarîkat-ı aliyyeye intisâbı daha 11 yaşında iken Tarîk-i Kâdiriyye meşâyihinden Kasımpaşa'daki Paşmakçı Ali Efendi Dergâhı Postnişîni Halîl Efendi eliyle olmuşdur...Bu zât Hakk'a yürüyünce posta geçen Muhammed Efendi'ye o da âlem-i cemâle gidince aynı dergâha postnişîn olan Selânikli Mehmed Efendi'ye intisâb etmişdir...23 yaşında Mehmed Efendi'den hilâfet almışdır. Ayrıca küçük yaşdan itibaren on beş yıl kadar devam ettiği ve zâkirbaşılık yaptığı Yeşiltulumba'daki Halîm Efendi Rıfâî Dergâhının Şeyhi Mustafa Efendi'den de teberrüken tâc ve hırka giymişdir. Üsküdar'daki Himmetzâde Tekkesi Şeyhi Abdülhay Efendi'den de teberrüken tâc giydikden sonra Paşmakçı Ali Efendi Dergâhının şeyhliğine getirilmişdir. Uzun müddet bu dergâhın şeyhliğini yapan Cemâleddin Efendi başda Kasımpaşa Uşşâkî Âsitanesi ve Tâhir Ağa Tekkesi olmak üzere İstanbul'daki bir çok dergâhda zâkirbaşılık yapmışdır...“Zâkirbaşı Cemal Efendi” diye meşhûr olmasının sebebi de budur...
Cemâleddin Efendi, 16 Haziran 1937 tarihinde Hakk'a yürüdü...Kabr-i şerîfi Kasımpaşa'daki Kulaksız mezarlığındadır. İbnülemin Mahmud Kemal Bey'in beyânına göre vefâtında en kıymetli talebeleri Sadi Hoşses ile Hâfız Sadettin Kaynak hocalarından meşk ettikleri "Çıkmaz derûn-i dilden efendim muhabbetin/kurbânın olduğum bize yok mu mürüvvetin" diye başlayan Mustafa Tab'î Efendi'nin meşhûr Ağır Semâîsini pek hazîn sûrette okumuşlar...
O'nu yakından tanıyan Hüseyin Vassâf Efendi "Orta boylu, esmerü’l-levn, mütenâsibü’l-endâm, halûk, âşık, Muhammediyyü’l-meşreb bir zât" diye tarif eder...O'nunla mûsıkî meclislerinde sık sık berâber olan İbnülemin de hakkında şunları yazmışdır :
"Merhûm, mütedeyyin, müeddeb, karasakallı, esmer, orta boylu ve zaîf idi. Hakk-ı nâçizânemde hürmet gösterirdi. Fakîrhâneye çok geldi. Hiç bir defa, bazı mûsıkî müntesibleri gibi, can sıkacak hâl u kâlde bulunmadı. Terennümde yine bazıları gibi mağrûrâne, hod-pesendâne nâz göstermedi. Mahfûzatı çokdu, ne arzu olunsa yine bazı kıskançlar gibi esirgemez okurdu...Cemâl Efendi'nin sesi parlak denecek kadar güzel değildi, fakat ne okusa bilerek ve pek güzel okurdu..."
MÛSIKÎŞİNÂSLIĞI ve ZÂKİRBAŞILIĞI
Cemâleddin Efendi'nin mûsıkîye kâbiliyyeti küçük yaşda farkedilmiş ve zamânın en meşhûr mûsıkîşinâslarından ders alarak yetişmişdir...Bu kıymetli üstâdlar arasında Zekâî Dede, Kasımpaşa Mevlevîhânesi Kudumzenbaşısı Şevkî Dede, Bahâriye Mevlevîhânesi Kudumzenbaşısı Şeyh Ârif Dede, Zâkirbaşı Yaşar Baba, Haydarhâne Şeyhi Hâfız Ahmed Efendi, Kırımlı İsmail Hakkı Efendi, Yâlelci Hâfız Mustafa Efendi, Şâzelî Şeyhi Tahsîn Efendi, Yeniköylü Hasan Sırrı Efendi sayılabilir.
Cemâleddin Efendi hem dînî hem lâ-dînî formlarda çok geniş bir mahfûzata sâhip olduğu gibi herkese nasîb olmayan bir husûsiyyeti daha vardı...Bu da, birçok tarîkin zikir usûllerine bi-hakkın vâkıf olup hepsini lâyıkı ile idâre edebilmek idi...Bu hususda o devrin en kıymetli üstâdları olan Şeyh Vefâ Türbedârı Osman Efendi'den ve Mersiyeci Yaşar Baba'dan çok istifâde ettiği söylenir... Kasımpaşadaki Uşşâkî Âsitânesi gibi devrin en önemli dergâhlarından birinde otuz yıldan ziyâde zâkirbaşılık yapmış olması bu sahadaki büyüklüğünü göstermeye yeter...Mahfûzatında binlerce eser olduğu söylenir...
Yetiştirdiği talebeler arasında Süleymaniye Sermüezzini Hâfız Kemal Gürses, Hâfız Sadettin Kaynak, Hâfız Kemal Batanay, Sadi Hoşses, Sebilci Hüseyin Efendi en meşhûrlarıdır...Klasik meşk usûlünün son büyük temsilcilerinden biri olan Cemâleddin Efendi'nin meşk usûlünü ve hassâsiyyetlerini göstermesi bakımından talebesi Kemal Batanay'ın meşke başlama hikâyesi pek mânidardır...
Bestelediği eserlerden günümüze ulanalar, Nühüft makâmında “Bulduk safâ tevhîd ile” ve Mâhur makâmında “O kişver-i irfâna olan şâhen-şâh” diye başlayan iki ilâhisinden ibâretdir...Cemâleddin Efendi asıl şöhretini zâkirbaşılıkda ve hocalıkda yani çok sayıda talebe yetiştirmesi ile kazanmış ve zamanın en kıymetli mûsikîşinâsları arasında yer almışdır...
Rahmetullahi aleyhi ve rahmeten vâsia...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder