TEKBÎR
"Allahü ekber Allahü ekber lâ ilâhe illâllahü vallahü ekber Allahü ekber velillâhi'l-hamd"
Itrî'nin mûsikî dehâsını göstermeye tek başına bile kâfî gelebilecek bu eser, aynı zamanda sahilsiz bir okyanus hükmündeki külliyâtımızda her bakımdan yegânedir...
Bakın üstâd Bekir Sıdkı Sezgin merhum bu eseri nasıl tarif ediyor :
Segâh makamındaki bu eseri Itrî bestelemiştir. Türk-İslâm toplumunda alışılmış bir serbest ritm içinde icra edilir.
Metni, arapça ve mensur olan üç mûsikî cümlesinden meydana gelir. Seyir karakteri itibariyle enteresan bir durum arz eder. Yeden olan La# (dik kürdî perdesi) ile dizinin ulaştığı en tiz ses olan fa# (eviç perdesi) arasındaki altı ses içinde dolaşmak sûretiyle segâh makamının karakteri büyük bir ustalıkla gösterilmiştir.
Bu kadar dar bir saha içinde, son derece ulvî ve manevî bir havanın dile getirilmesi ve başlı başına bir eser hüviyetine bürünerek, yeryüzünde dağınık olarak yaşamakta olan milyonlarca müslüman topluluklarının ortak olarak icra ettikleri büyük bir eser olabilmesi muvaffakiyetlerin de en büyüğüdür. Hiç bir eser bu derece kalabalık bir topluluğun diline vird olacak şekilde beyne'l-milel hale gelmemiştir.Tekbîr, özellikle bayram namazından evvel ve bayram hutbesinin sözleri arasında, ara- sıra duruşlarla, bütün cemâat tarafından müteaddid defalar okunur. Ayrıca kurban kesiminde, hacc'da, bazen mevlîd bahirleri arasında, harbe başlamadan önce ve muharebe esnasında, sakal-ı şerîf ziyaretlerinde ve bu gibi vesilelerle de okunur...Ayrıca eskiden dergâhlarda "gülbenk" okunmasından evvel, zikri idâre eden zâtın, "azameti Hudâ râ tekbîr" demesiyle cumhur olarak okunurdu...
"Teşrik tekbîri"nin menşe'ine gelince :
Cebrâîl (as) Allahû Teâla (cc)'nın ihsan buyurduğu kurban ile Hz. İbrahim (as)'e geldiği zaman; "Allahûekber, Allahûekber" diye nida etmiştir. Hz.İbrahim (as) Cebrail'i görünce "La ilâhe illâ'llahû va'llahû ekber" diyerek cevap vermiştir. Hz. İsmail (as)'da, kendisine bedel olarak gönderilen kurbanı görünce: "Allahû ekber ve li'llâhi'l hamd" diye tesbihde bulunmuştur. İşte teşrik tekbirleri, bu teslimiyyeti ifade eder. "Teşrik Tekbîri" getirirken bu ma'nâyı tefekkür etmekde fayda vardır...
İşte bu kelime-i ilâhî, ümmet-i merhûmeye arefe günü sabah namazından Kurban Bayramının dördüncü günü ikindi namazı sonuna kadar, farz namazların hemen arkasında bu minval üzere yirmi üç vakit vâcib oldu...
İşte bu kelime-i ilâhî, ümmet-i merhûmeye arefe günü sabah namazından Kurban Bayramının dördüncü günü ikindi namazı sonuna kadar, farz namazların hemen arkasında bu minval üzere yirmi üç vakit vâcib oldu...
Arşivimizdeki "Tekbîr" kayıtlarına aşağıdaki albümlerden ulaşabilirsiniz..
Teşrik tekbirleri hakkında daha fazla bilgi için :
http://www.tdvia.org/dia/ayrmetin.php?idno=400575


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder