HAYATI
ARŞİVİMİZDEN SES KAYITLARI
Türk mûsikîsinin en büyük bestekârlarından biridir. İstanbul’da doğmuşdur. Asıl adı Mehmed olup ilk dönemlerinde İmamzâde Mehmed Çelebi, daha sonra Hâfız Post olarak anılmıştır. Mehmed Esad Efendi Atrabü’l-âsâr’da vücudunun çok kıllı olmasından dolayı kendisine “Post” lakabının verildiğinden bahseder. Başka bir rivayete göre ise her yere koltuğunda bir post ile gittiği için bu lakabı almıştır. Bizzat kendisinin yazdığı beste mecmualarında ise adını, mütevaziâne bir ifâde ile "Hakîr Hâfız" diye zikretmektedir ki, "Post" lakabının kendisine başkaları tarafından verildiği göstermektedir.
Hâfız Post meşhûr dîvân şâiri Nâilî’nin himâyesinde yetişti ve ondan edebî ilimleri öğrendi. Genç yaşında hıfzını tamamladı ve mûsikî meşk etmeye başladı. Bir aralık Hacca gitti. Meşhûr hattat Tophaneli Mahmud Efendi'den yazı meşk etti ve icâzetname aldı. Mûsikîde hocası meşhûr Kasımpaşalı Koca Osman Efendi idi. Kendini yetiştirerek zamanla devrinin en önemli mûsikîşinasları arasında yer aldı. Osmanlı ve Kırım saraylarında IV. Mehmed ile I. Selim Giray Han’ın huzurunda bulundu. Ayrıca birçok devlet adamından iltifat gördü. Devrinin en mükemmel bir hânendesi idi. Hâfız Post hayatının sonlarında Dîvân-ı Hümâyun hâcegânı arasında yer aldı. Daha sonra kâğıt eminliğine getirildi. Hicrî 1105 (M. 1693) senesinde vefât etti. Talebesi meşhûr bestekâr Itrî irtihâline iki ayrı târih düşürmüşdür. Uzun bir manzûmenin son mısraındaki şudur :
Dedi Itrî "Hâfıza me'vâ ola yâ Rab cinân"
1105 = 1693
Diğer târih mısraı ise lakabına atıfla pek mânidâr olmuşdur:
SANATI
Hâfız Post bestekârlığı, hânendeliği ve tanburîliğinin yanı sıra devrinde iyi bir hattat ve şâir olarak da tanınmıştır. Ancak onun en mühim tarafı bestekârlığıdır. Bestelerinde kendine has bir üslûb geliştirdiği gibi bilhassa güfte seçimindeki titizliği onun iyi bir edebiyat kültürü aldığını, divan edebiyatı yanında tasavvuf edebiyatı ve halk edebiyatına da vâkıf olduğunu göstermektedir.
17. asrın en büyük mûsikîsinaslarından biri olduğuna hiç şüphe yoktur. Türk Mûsikîsinin her sahasında eser veren bu kıymetli sanatkar, mûsikîmize yeni bir çeşni vermis, derin vukûfuyla ve kabiliyetiyle muhteşem eserler meydana getirmişdir. Türküler bestelemek suretiyle halkın ruhunu da okşayabilen bu bestekârımızın bir takım ilâhîler de bestelediğini biliyoruz. Kaynaklarda beste, semâi, kâr, şarkı, türkü, ilâhi, tevşîh ve durak gibi dînî ve lâ-dînî formlarda 1000’den fazla eser verdiği belirtilse de, maalesef zamanımıza ulaşan eserlerinin sayısı 20'den azdır...
Elimizdeki eserlerinde dikkat çeken husus canlılık ve hareketlilikdir. İlâhîlerinde başta Niyâzî Mısrî Hazretleri olmak üzere Halvetiyye meşâyihinin nutuklarını besteleyen Hâfız Post’un Halvetî olduğu tahmîn edilmektedir. Ayrıca birçok güftesini klasik formda bestelediği hocası Nâilî’nin de Halvetî olması bu kanaati kuvvetlendirmektedir.
Bestekârlığı ve hânendeliği yanında döneminin tanınmış tanburîleri arasında yer alan Hâfız Post’un “Hâfız” mahlası ile kaleme aldığı birtakım şiirlerine tezkirelerde ve güfte mecmualarında rastlanmaktadır. Kaynaklarda tarih düşürmede de maharet sahibi olduğu belirtilmektedir.
Ta‘lik, sülüs ve nesih hatlarını Tophaneli Mahmud Efendi’den meşkederek icâzetnâme alan Hâfız Post devrinde bir hattat olarak da şöhret bulmuştur. Kendisinin düzenlediği ve içinde bazı bestelerinin güftelerine de yer verdiği mecmuanın müellif nüshalarından biri Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde, diğeri Halil Edhem Arda’nın özel kitaplığındadır. Mûsikîşinaslar arasında “Hâfız Post Mecmuası” olarak tanınan bu eserin sonradan iyi bir tamir gördüğü belli olan birinci nüshası ta‘lik hattıyla ve tamamen Hâfız Post’un el yazısıyladır.
Hâfız Post birçok talebe yetiştirmiş olmalıdır. Ancak kaynaklarda bu konuda pek az bilgi bulunmakta ve Itrî ve Ali Şîruganî’nin onun talebeleri olduğu kaydedilmektedir.
BESTELERİ![]() |
| Hâfız Post'un el yazısı ile güfte mecmuası Topkapı Sarayı, Revan Köşkü, nr. 1724 |
| Eser Adı | Söz Yazarı | Makam | Form | Usul |
| Bahar geldi dahi seyr-i gülşen eylemedik | Cezmi | Uşşak | Beste | Zincir |
| Bera-yı tane-i ma in heme çi der cuşend | Belirsiz | Nikriz | Yürük Semai | Sengin Semai |
| Bir nazar kıl hâlime asan ola cümlü sübül | Nakşi Akkirmani | Hisar | Tevşih | Çenber |
| Biz alude-i sagar-ı badeyiz | Veysi | Rast (Rehavi) | Yürük Semai | Yürük Semai |
| Cana kamer-talatın heman dırahşan görünür | Belirsiz | Dügah | Beste | Sakil |
| Çektim el ümmid-i vasl-ı yardan şimden geru | Kamil | Hüseyni | Beste | Hafif |
| Çün sana gönlüm mübtela düştü | Niyazi Mısri | Hüseyni (Gülizar) | İlahi | Sofyan |
| Dil verdim ol periye nihan gördüğüm gün | Belirsiz | Neva | Beste | Sakil (Ağır) |
| Dile maye-i safadır hatt-ı ruy-i yar derler | Sırri | Rehavi | Ağır Semai | Aksak Semai |
| Ey Kerim Allah ey Gani Sultan | Niyazi Mısri | Eviç | İlahi | Düyek |
| Gelse o şuh meclise naz ü tegafül eylese | Behceti | Rast | Yürük Semai | Yürük Semai |
| Hakdan özge nesne yokdur gayrıdan ümmidi kes | Aziz Mahmud Hüdai | Hüseyni | İlahi | Nim Evsat |
| Kudumun rahmet-i zevk u safadır ya Resulallah | Aziz Mahmud Hüdai | Acem | İlahi | Evsat |
| Meh-i nev gibi bir kaş-ı keman mihr-i münirim var | Kâmil | Hisar | Beste | Devr-i Kebir |
| O gamze ki ola ta nar-ı ebruvan kürdi | Belirsiz | Kürdi | Yürük Semai | Yürük Semai |
| Tende canım canda cananımdır Allah Hu diyen | Niyazi Mısri | Acem | Durak | Serbest |
| Vakt-i seherde açıla perde | Himmet Efendi | Neva | İlahi | Sofyan |
ARŞİVİMİZDEN SES KAYITLARI
BELGESEL



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder